30 Haziran 2014 Pazartesi

ROMANTİK KAPI ÇELENGİ

Tatil dönüşü işe başlamayı kolaylaştırmak için bi oryantasyon programı falan olmalı, ya da böyle ilk gün yarım gün çalıştırmalı patronlar işçilerini ya da böyle ay ne biliyim bişey yapmalı işte! İşe dönmek sıkıcı, zor ilk günler :( Hele de benim gibi bütün gece uyumadıysan, Ali Deniz ateşlendi, yok şimdi daha iyi çok şükür ama bütün gece uyumadık :(
Sana son yaptığım kapı çelengini göstereyim istedim :) Böyle yazlık yazlık olsun istedim, bakınca insanın içi açılsın ;) Çok sevdim bu çelenk yapma işini ben, sanatsal kariyerime çelenkçi olarak mı devam etsem, ne dersin sevgili okur ;)


ROMANTİK KAPI ÇELENGİ
(Dükkan'da)
Çok romantik di mi, güllerle, tüllerle, aralarda benim yakma çiçeklerimle ziyadesiyle romantik ;)
Önce bir köpük çelenk alıyorsun, tuhafiyelerde, hobi dükkanlarında var. Sonra bir top da kurdele. İstediğin renkteki kurdeleyi doluyorsun çemberin tamamı kaplanana kadar. Uçlarını sıcak silikonla sabitliyorsun.
Elindeki bütün süslü şeyleri önüne koyuyorsun ve içinden geldiği gibi sıcak silikonla yapıştırıyorsun çelengine, tamamını kaplayabileceğin gibi benim yaptığım şekilde alt kısmını da süsleyebilirsin. 


ROMANTİK KAPI ÇELENGİ
Çiçeklerin  saplarını karga burunla kestim, azcık bırakarak ama, birbirlerine doladım önce, sonra ikisini birden çembere yapıştırıverdim silikonla...
Aralara koyduğum o sarılar, pembeler, kırmızılar var ya onları son Eminönü çıkartmamda  çok beğenerek almıştım bir çiçekçiden, durup dururlardı, bugün içinmiş. Biraz daha var elimde, yenilerini yapacağım, onları da o zaman kullanırım :) O tomurcuk çiçeklerden kalmadı yalnız, yine gideyim Eminönü'ne, ama önce Ramazan çıksın bi :) Nazar boncuklarım da azaldı zaten...
Kapıda da böyle :) 


KAPI ÇELENGİ İÇİN MALZEMELER
Burada da başlamadan önce hazırladığım malzemelerimi görüyorsun, insanın içi açılıyor di mi baktıkça :) Çok da zevkli yapması, her yapıştırdığın çiçekle mutluluk hormonu yükleniyorsun, bittiğinde de senden mutlusu yok yeryüzünde :) 
Mutlu haftalar sevgili okur :)  Kal sağlıcakla...

28 Haziran 2014 Cumartesi

İÇİNDEN ŞİİR GEÇEN ETAMİN PANO, BİR UPUZUN NAZARLIK VE ALİ DENİZ...

Aslında sana sadece şu altta gördüğün şiirli panomu göstermek için geldim, yani 5 bilemedin 10 dakikalık işim vardı, ama sonra aşağıda göreceğin nazarlığı ve sonra Ali Deniz'in dün akşamki yıl sonu gösterisinden birkaç fotoğrafı da ekleyeyim dedim ve yaklaşık bir saattir buardayım :( Ben mi yavaşım, bilgisayar mı? Resimler mi çok, ben mi kararsız?
Ali Deniz ve Nehir de dibimde birbirlerini güzelce yerken,  bana da darallar gelmişken devam etmekteki ısrarıma ne demeli? Dur çabucak bitireyim bu postu hayırlısıyla :) 

Önce panoya bak bi, bu panoyu tatile gitmeden başlamıştım biliyorsun, tamamen kafama göre takıldığım bir iş çıktı ortaya neticede... İstedim ki küçük küçük harflerle yazayım şiiri ve tepede kalsın, altta dalgalı bir deniz, denizden çıkmış balıklar, bir yelkenli olsun da istedim amma velakin şiirin son iki mısrasını da yazmamama rağmen dalgalara azcık yer kaldı, yelkenli ve balıklara da hiç :( Neyse ki tepeye bir mavi bulut kondurabildim, bir de çapa...



İÇİNDEN ŞİİR GEÇEN PANO
Ali Deniz'in odası için yaptım bu panoyu. ebruli renklerle işledim şiiri. Bazı yerlerde iplik soluk kaldı ama okuyabiliyorsun di mi sevgili okur ;) Nazım Hikmet'in çok sevdiğim şiiri-ki Livaneli'den dinlemek de ömre bedel...
Deniz ve oğlum kelimelerini büyük harflerle ve mavi iplikle işledim oğlumun adından mutevellit :) 
ETAMİN PANO
Köyde çektim bu fotoğrafları, yaptığım işleri de çoğunlukla manzaraya karşı  işledim, güneş varken çardak altında, yokken tahta masada ;)  Ali Deniz hortumla kendini  baştan ayağa yıkarken, Nehir çiçek salatası yaparken :))



Yukarıda gördüğün Yumak Dergisi'ndeki Sevgili Filiz Türkocağı deseninden aldım dalgaları ve bulutu, gönül isterdi ki öyle de bir deniz yapabileyim ama şiir dediğin baştan aşağı kapris ;) Yer bırakmadı denize fazla :)
Altta gördüğün Bahçe ve Çiçekler desen kitabındaki  harflerle işledim şiiri ;) 

Peki şimdi ne yapıyoruz Sevgili Okur, bu yaptığımız panoyu, yukarıda gördüğün Anchor Butik dergisinin son sayfasında belirtilen adrese gönderiyoruz ki, uygun bulunursa şayet, okurlardan gelenler kısmında dergide yayınlansın.  Sana da haber veriyorum ki, senin de yaptığın "deniz" temalı işlerin varsa sen de gönder 5 Temmuz'a kadar, ya da belki yeni bişeyler yaparsın çabucak :) 

Nazarlık sevdamı biliyorsun, etamin yaparım, keçeden çantalar başka başka işler yaparım ama döner döner mutlaka nazarlık yaparım aralarda ;) Evde yer gök nazarlık ama ben aklıma yeni bir model gelince duramıyorum maalesef, işte bu nazarlık da öyle çıktı. İki gün önce başladım, çocuklarla çok uzun sürdü, bir de malzemeleri aramaktan ve bulamamaktan pes ettim, erteledim...

KEÇE NAZARLIK
Önce böyle böyle üçgenler hazırladım. Bu fotoğraf için bunları bu şekil koydum ama farkettim ki böyle de çok güzel bir nazarlık olur bunlardan, bakarsın onu da yaparım yakında :)
Ordaki kek, bildiğin kek, içinde kayısı, kuru üzüm ve tarçın da olan bildiğin kek ;)

KEÇE NAZARLIK
Fotoğrafa sığdırmak zor oldu azcık, kendileri tam 1,50 çünkü :) 

KEÇE NAZARLIK
Evin değişik yerlerinde fotoğrafladı benim için eşim. Ali Deniz'in odasının kapısında da pek güzel oldu :)
Aralarda sedef düğmeler var, çanlar var, renk renk boncuklar var (Görmüyorsun diye anlatıyorum bunları, görmüyorsun di mi sahi! Nasıl göstermeli peki ;) 

Ve bu yazının bonusu da bunlar olsun. Ali Deniz'in gösterisi vardı dün akşam ve ilk gösterisi olması nedeniyle çok özeldi bizim için. Yaklaşık 1 yıl kadar  önce Ali Deniz konuşmazken gittiği okul mucize gibi geldi bize, şu andaki geldiği aşamayı hayal bile etmemiştik, şükürler olsun ki oğlum konuşuyor, anlatıyor, kendini ifade ediyor, yetmiyor ablasına iftira bile atabiliyor :))
Gösteri çok güzeldi, çocuklar çoook güzel :) Ali Deniz, dans etti, şarkı söyledi, şirinlerden biri oldu, maymun oldu, folklor oynadı. Ve ben hepsini gözyaşları içinde izledim. Tedavi mi olmam lazım nedir, insan sürekli duygulanıp, sürekli ağlar mı yahu?
Bu güzel gösteri için, oğluma bunca iyi geldiği için Teşekkürler KİTA ANAOKULU :) 
***************
Ve ayların en güzeli, en özeli Ramazan... Ne çok ihtiyacımız var milletçe böyle güzel zamanlara... Kıymetini bilelim inşallah, bu yıl da güzelce geçirelim. Hayırla gelen Ramazan'ın bereketini, bolluğunu, mutluluğunu hep birlikte huzurla yaşayalım. Hayırlı Ramazanlar sevgili okur, duaların, ibadetin kabul olsun...

25 Haziran 2014 Çarşamba

MÜJDELER OLSUN SEVGİLİ OKUR :) TATİL NOTLARI VE ETAMİN PANO EŞLİĞİNDE :)


Müjdeler olsun sevgili okur :)) Bütün derslerden geçmişim. Evet yahu, hepsinden FTA'dan bile, düşünsene hiç umut yokken, tek derse bile kalamam derken, bir mucize oluvermiş ve ben geçivermişim :) Yani mezuniyete hak kazanmışım :) Yani bu fakir kulun sınavlardan kurtuldu, sen de tabii dua etmekten :)) Teşekkür ederim bir kez daha bütün güzel temennilerine, dualarına ;) Öyle deme sevgili okur sizin de payınız var bunda, yürekten teşekkürler :) Nasıl mutluyum o günden beri, düşündükçe bir kocaman sırıtıyorum ki kendi kendime sorma :)) Yok yahu, değişmez artık, yazmışlar işte notları, başarılı da yazmışlar, hem tam 5 kez baktım emin olmak için ;) Bu vesileyle FTA'ya seslenmek istiyorum huzurlarınızda "Sevgili FTA, yıl boyunca densiz densiz konuşup seni kırdıysam, ileri geri konuşup münasebetsizlik edip sana haksızlık ettiysem kusura bakma e mi, affet n'olur!"
Sana öğrenir öğrenmez müjde vermek isterdim ama olmadı ama bak eve gelir gelmez bu postu hazırlamaya koyuldum. E bunca zaman seni beklettikten sonra müjdeyi verip gitmek olmaz diye de tatil resimlerini güzelce istifledim, tasnifledim, huzura getirdim, bak bakalım bizim tatil fotoğraflarımıza ama en önce yaptığım panoya :) 

Giderken söylemiştim sana, etamini çok özledim diye ya, işte hem bu lavantalı panoyu yaptım hem de sana ilk başlangıcını gösterdiğim şiirli panoyu ;) İlkin buna bak bi sen, sonra diğerini de koyarım yeni posta :) 


KANAVİÇE LAVANTALI PANO
Kanaviçe dedim çünkü keten kumaşa işledim, delikleri neredeyse etamin kadar iri bir kumaş aldım Yalova'dan, kasnakta bu deseni işledim. Yanımda götürdüğüm dergilerden seçtim deseni, olur mu olmaz mı, bi deneyeyim, becerebilir miyim, karışır mı, hata yapar mıyım derken bitti bile :) Çok zevkliydi çoook :) Dergideki iplikleri almadım bu sefer, elimdekileri uydurdum, orjinaline yakın renklerde oldu sanki ;) Bir tek maviler biraz cırtlak oldu sanki ama olsun o da aykırılığıyla enerji verdi diyelim panoya ;)) 
KANAVİÇE PANO
İki kareyi bir alarak yaptım çarpıları, saksı kısmında iki kat (dergide söylenildiği gibi) ama sonrasında üç kat iplikle işledim kalan kısımlarını çünkü iki kat iplik zayıf kaldı sanki. Bkz. saksı ;)
Arıyı da iki kat muline iple, tek kare üzerinden işledim. Dergide öyle diyordu, ancak böyle çiçeklerle orantılı olurmuş, öyle de oldu nitekim :)
Mavi kısımlardaki boncukları gördün mü acaba? Ne tatlılar di mi :)

KANAVİÇE PANO
Bunlar da başlangıçtan itibaren yapım aşamaları çarpı işi, iğne ardı, tohum işi ve boncuk kullanarak yaptım ;) Sıfır hata demeyi çok isterdim ama çok az hatayla bitirdim bu işi. Yalnız arının kanatları tamamen doğaçlama :)) Desendeki gibi yapamadım ben de kafama göre takıldım. 

Deseni aldığım dergi ile orjinal desen de böyleydi...
Etaminin, kanaviçenin bendeki karşılığı, sabır ve sebat... Keçeye kıyasla pek zahmetli, ağır ilerleyen, dikkat isteyen, sabır gerektiren bir iş. Üstelik benim yaptığım işler hep kolayına kaçarak seçtiğim az renkli, çok büyük olmayan basit desenlerden seçmeler olmasına rağmen... 
Keçe kolay, sökmek neredeyse hiç yok, hata yapma şansın çok az ama elbette etaminin bana verdiği haz daha fazla ... Sahiden de çok özlemişim, iyi geldi bu tatilde yaptığım panolar ;) Devamı da gelecek elbet ama dur bakalım, azcık düşüneyim bi neler yapabiliriz diye ;) İlhamım geldiği anda sana da söylerim ;) 

ALMAN PASTASI 
Tatilde, köyde yaptım ilkin, sonra bir kez de Yalova'da. Köydekini yaptığımda kalabalıktık, hep birlikte bu üstte gördüğün manzarada yedik. Yalova'da yaptığımda çok fazla gelir diye yarı malzemeyle yaptım, o bile çok oldu, komşulara verdim ben de ;)
Yiyen herkes bayıldı, bayıldı, ben de pek yoruldum herkese tarif vermekten! Zor işmiş böyle ustalık :)
Acilen kilo vermem lazım sevgili okur nasıl bilmiyorum ama ben diyim 3 sen de 5 kilo vermem lazım :( Nasıl olacak peki tam da Alman Pastası'nda ustalaşmışken :( Ya unutursam, ya ustalığımı kaybedersem bu arada! Yazık olmayacak mı bu güzelim tatlıya ;(((  


TATİLDEN...
Benim tatilim yaz başında dut zamanına ve sonunda da incir zamanına denk geliyor :) Bu sene de dutun (en çok da karasının tabii!) dibine vurduk ailecek :) Pek güzel pek nefis bir meyve ;) Öyle çok ki bizim bahçede, annemler pekmez yapıyor defalarca ;) Ağustos ayında da incirleri anlatayım ben sana, onları göstereyim yine ;) 

Bu da bu postun bonusu olsun :) Bahçeden çektiğim görüntüler bunlar. Yaseminleri gördün mü, bak o küpelinin arkasından gözükenler ve o karenin yanındakiler yasemin, onları gördün ama peki sana onların kokusunu nasıl anlatmalı? ;) Anlatamam ki, gel sen de yasemin zamanı en iyisi kendin gör :) 
Tatil güzeldi elbet, Ali Deniz bücürünün "Aytık denise gidelimmm!", "Aytık payka gidelimmm!" "Ama ben çok sıkıydım, aytık köye gidelimmm!" leri eşliğinde geçti ;) Denize de, parka da, köye de gittik, dondurma da mısır da yedik. Hatta bazen Ali Deniz nasıl bir aile terbiyesinden yoksun çocuksa artık elinde mısır koçanı varken ve henüz yemeye başlamışken "Baydakta mısıy istiyom!" deme gafletinde bile bulundu. ;) Yahu öyle diyorsun da sevgili okur, o zaman bugün o denizdeki gördüğümüz Arda'ya ne demeli??? Onun yanında benim çocuğum melaike vallahi :)) 
Yalova yine çok güzeldi, yine  çok da sevilesi...
Erken geldik çünkü Ali Deniz'in cuma günü yıl sonu gösterisi var ve yarın mutlaka provaya katılması lazımmış :(  Kalktık geldik biz de mecburen...
TUFAG'ın 30. Yıl Gösterisine gittik Arzucuğumla :) Kız kıza çok güzel oldu, önce hamburgerle sınav sonuçlarımı kutladık sonra gösteriyi izledik, çekirdek çitleyerek :) 
Ne diycem sana sen de tatildeyken denizden yoruluyor musun? Deniz bişey değil de gelince çocukları yıkamaktan, mayoları yıkamaktan, havluları asmaktan vs.? Peki sen de bu tatilde olduğu gibi arada böyle yağmurlar yağınca, hava serinleyiverince, denize gidemeyince "Ohhh yarabbim!" diyor musun benim gibi, arada böyle böyle molalar sana da iyi geliyor mu ;) 
Peki senin de tatilde saçların normal zamandakinden daha güzel daha havalı oluyor mu? Böyle bi güzel dalgalı, bi güzel renk??? Neden ki acaba peki, hiç düşündün mü? Tatil güzel şey be sevgili okur, yenileri hem sana hem bana nasip olsun inşallah :)
Kal sağlıcakla... 
Not: Tatilde beni sınav sonuçları kadar sevindiren bir haber de Balyoz tahliyeleri oldu. Her bir haberle, okuduğum hikayeyle, ropörtajla gözyaşı  döktüm. Hem sevindim  çıkanlara, hem üzüldüm gidenlere, geride kalanlara... 
Yanlış söyledim başta, ben sınav sonuçlarımdan daha çok bu karara sevindim... Anayasa Mahkemesi'ni de güzel yanaklarından kocaman öpmek istedim... 

12 Haziran 2014 Perşembe

HAZIRLAN SEVGİLİ OKUR ORJİNAL ALMAN PASTASI YAPIYORUZ! ETAMİNE YAZDIĞIM ŞİİR EŞLİĞİNDE ;)


ALMAN PASTASI



Akşamları işten çıkınca, Üsküdar'dan eve kadar yaklaşık 20-25 dk. yürüyorum. Yürümekten yana hiç bir sıkıntım yok çok şükür, bırak beni avare avare yürüyeyim saatlerce. Üstelik şimdilerde Üsküdar sokakları, caddeleri bunca ıhlamur kokarken, yürümek benim için bir zevk. Amma velakin sevgili okur, eve çok yaklaştığımda bir dik yokuş var ki, iflahımı kesiyor. Eve geliyorum, kendimi koltuğa atıyorum ve o anda aklımdan geçen "Hiç bir şey yapamam bu akşam, böylece kalırım bu koltukta!" Sonra sonra yavaş yavaş kendime geldikçe, "Kalk bakalım, nazlanmak yok!" diye motive ediyorum kendimi. 
Dün akşam da işte o söylediğim anlarda, soluklanayım diye oturmuş dergi bakarken, kabak çekirdeği yerken bir yandan da, aslında ne yemek yapacağımı düşünmem gerekirken, Alman Pastası'nın bu kez çakma olmayanını yapmayı aklıma koydum. Dedim ki "Boşver yemeği! Patatesli yumurtaya bayılıyorlar zaten, yanına da makarna! Sen bunlara takılma, sen Alman Pastasını düşünmeye devam et!" :)) Ve derhal hazırlıklara giriştim :)
 Sen de yap mutlaka ama geniş bir zamanda yap. Benim aralardaki beklemelerle toplamda 3, 3,5 saatimi aldı ;) Ama değdi, yeminle değdi...
Buyur işte sana apayrıntılı da tarif ;)

Alman Pastası  (Mayalı Hamurla)
(Yaklaşık 55 adet) 
(Kaynak: Portakal Ağacı, tarif şurada, orjinal tarifteki kakaoluydu, ben sade yaptım ve malzemelerle oynadım azcık, bildiğimden, tecrübemden değil de, tamamen içgüdüsel, öyle değerlendir e mi sevgili okur :) 

Malzemeler:
  • 4-5 su bardağı un (Ele yapışmayacak bir hamur olana kadar un koymaya devam)
  • 125 gr. margarin (yumuşamış)
  • 1 su bardağı süt
  • 3 yumurta
  • 1 çay bardağı şeker
  • 2 tatlı kaşığı kuru maya
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • yarım su bardağı ılık su

  1. Ilık su, süt, maya, şeker ve tuzu karıştırarak 1 saat beklet.
  2. Diğer malzemeleri katıp iyice yoğur. Unu bir kerede değil de azar azar eklersen hamura tam süper olur :) Hamur 2 katına çıkana kadar mayalanması için bekle (ki bu süre de yaklaşık 1,5, 2 saat kadar sürdü) Hamurun mayalanmasını beklerken arada bir kez daha yoğurdum (Bir yerden okumuştum bunu da daha evvel, bilmem bir faydası oldu mu ;) 
  3. Hamuru  küçük toplar haline getirip, oklava ile 1 parmak kalınlığında açıp (hamur çok ince olmasın) çay bardağıyla daireler kes. Kestiğin hamurları yağlanmış tepsiye dizip yarım saat tepside mayalandır.
  4. 200C kızgın fırında üzeri hafif kızarana kadar pişir. (10-15 dakikada pişiverdi çabucak, yani aklınız da gözünüz de fırında olsun!)  Fırından çıkartıp soğuttuktan sonra ekmek bıçağı ile ortasını kes ve kremasını kaşık yardımıyla koy. 
  5. İyice soğuyunca hatta bence servis ederken-çünkü ben iyice soğuduktan sonra koymama rağmen, sabah baktım ki pudra şekerleri erimiş :(- üzerlerine elekle pudra şekeri eleyin. 

Krema:Malzemeler:
  • 1 lt süt
  • Yarım su bardağı su
  • 1 su bardağı un
  • 2 su bardağı  toz şeker (Tarifin orjinalinde 500 gr. ama ben azalttım epey, böyle de çok iyi oldu tadı) 
  • 50 gr margarin, 50 gr. tereyağ (Orjinalinde 125 gr. margarindi, benim içime sinmedi, yarısını tereyağ yaptım ve azcık da tasarruf ettim yağdan ;) 
  • 1 yumurta (Orjinal tarifte 2 idi, ben bir koydum!) 
Hazırlanması:
  1. Yumurta, un ve şeker ve iyice karıştır. Süt ve suyu ilave ederek ateşin üzerinde karıştırarak pişir. İneceğine yakın yağını ekleyip iyice karıştır.  Kabuk tutmasın üstü diye ara ara gidip gelip karıştır soğuyana kadar e mi?  (Çok güzel bir krema oldu bu, başka tatlılarda da bu tarifle hazırlanabilir ;) 


ALMAN PASTASI
Mis oldu miss, yeminle! Aynı lisedeki gibi, o zaman yediklerimiz gibi, hatta daha bile güzel mi ne? ;) 
Bir önceki Alman Pastası da şurada ;)

************
Hesap edememek, kestirememek, bundan müvellit yarı yolda kalakalmak benim özelliğim gibi oldu artık. Tıpkı bu etamin panoda olduğu gibi! Bir kocaman kasnakta işliyorum bu şiiri ama niyetim "şiir küçük kalsın, alt tarafına da benim istediğim desenleri işleyeyim, yerleştireyim"di ama yine olamayacak sanırım, daha büyük bir kasnak almam lazım, ona deneyeyim bakalım... 
Daha önce yaptığım gibi yine yazılı bir pano yapayım istedim. Biliyorsun bir önceki Mevlana'nın sözlerinden oluşan, sevgili Filiz Türkocağı tasarımından yaptığım bir panoydu. Ki  o panomu ziyaret etmek istersen, tam şurada ;) Onu çok sevdiğim bir Mevlana aşığına hediye ettim gitti, eminim benden daha çok biliyor kıymetini ;) 
Bu seferki pano da yavaş ama emin adımlarla ilerliyor. Mutfak faaliyetlerinden, çocuklardan fırsat buldukça yapıyorum, harf be harf...
Düşündüm düşündüm, sonunda Nazım Hikmet'in içinden çocuğumun adının geçtiği şiirini etamine yazmaya karar verdim sonunda... 
Çok özlemişim etamini, çoook :) "Savulun keçeler!" dedim ve başladım... Bir müddet etaminle sürecek muhabbetimiz, bakalım neler çıkacak ortaya ;) Söz, bittiğinde ilk sana göstereceğim sevgili okur ;) 
İpliklerim bittikçe üzülüp, ortaya çıkan şeylerle mutlu olduğuma ilk seni şahit edeceğim :)) 



DENİZ OLUNMALI OĞLUM :) 


ETAMİN PANO
**********
Yarından sonra iznim başlıyor ve biz yine Yalova'dayız yaklaşık 2 hafta kadar... 
Sana anlattığım hayatın bir kez daha provası için, gün be gün yaklaştığımı umudettiğim hayatın küçük bir provası için yine memleketteyiz ;) 
Tatilden yazamıyorum biliyorsun, yine yazamayacağım muhtemelen ;) Ama inan bloğumu ve seni çok özleyeceğim sevgili okur, sen ne yapacaksın bensiz bunca zaman bilmem :))) Zor işmiş bir bakıma bu blog işi, bunca insanın mesuliyeti, onlara karşı duyduğun sorumluluk, bir sözünle, bir işinle yeni bir trend yaratma, moda başlatma,  kitleleri harekete geçirme kudreti vs... Zormuş ama n'aparsın, başladık bir kez :))))) Şaka yav, vallahi şaka ;) Buse Terim düşünsün bunları, bananeee :))
Tekrar  görüşene dek kal sağlıcakla... 

10 Haziran 2014 Salı

SINAVLAR, KEÇE NAZARLIK, KEÇE TELEFON KILIFI, ALMAN PASTASI, APPLE CRUMBLE VE VALİZ :))


Hiç kıvırmaya gerek yok sevgili okur, lafı dolandırmadan söylüyorum, Türkiye Ekonomisi ve Finansal Tablolar Analizi "rezalet", İngilizce "kötü" ama diğer üç ders "Süper" Bu da şu demek oluyor, büyük bir ihtimalle mezun olamıyorum. Tek dersim kalırsa tek ders sınavına girer ve bir ihtimal mezuniyete hak kazanabilirim. Olmazsa önümüzdeki yıla artık :( Yalnız cumartesi çok kötü geçmesine rağmen, pazar da sinirlerim çok bozuk olmasına rağmen, sınavdan çıktığımda sandım ki, üstümden tonlarca yükü biri birdenbire kaldırıverdi de beni kuşlardan bile hafifletiverdi. O rahatlıkla ben eve gelip kendimi verdim mutfak faaliyetlerine, sonraki günde de keçeye :) Hepsi aşağıda, tek tek gösterip, anlatacağım şimdi sana sevgili okur, kulak ver sen bana ;) 

KEÇE NAZARLIK
Bir yuvarlak çubuk vardı elimde, atmaya kıyamadığım. İşte o çubuktan çıktı bu nazarlık.
Bir kez daha söylemeyeceğim çünkü sen de gayet iyi biliyorsun artık nazarlık aşkımı. Nasıl heyecanlandığımı bunları yaparken, nasıl enerji dolduğumu, o renklerin nasıl da beni uçurduğunu (söyledim di mi yine, pardon!)

KEÇE NAZARLIK
Bu da yakından ;) 

Yaptığım keçe nazarlıkların büyük bir kısmı burada, küçüklü büyüklü, basit, zor, hepsi de çok özel benim için, çok da güzel :)  Bu gördüğünüz nazarlıkların hepsi de kendi tasarırım. Ki biliyorsun sevgili okur, yaptığım başka keçe işlerinde -varsa- ilham kaynaklarımı söylemekte, göstermekte hiçbir tereddütüm olmadı bugüne kadar. Bunu söylüyorum ki, yapmak isteyenler olursa, elbette birebir aynısını da yapabilirler bu modellerin, ancak kaynak gösterirlerse çok sevinirim ;)

KEÇE NAZARLIKLAR
Benim için ders aslında bunlar, ara ara ilk yaptıklarıma bakıyorum ki, son yaptıklarımla nasıl bir ilerleme kaydettiğimi görüp,sevineyim :) 

KEÇE TELEFON KILIFI (KEDİLİ)
Ve sonra bir de bu kılıfı yaptım arkadaşıma hediye :)
Yalnız bu kılıfı yaparken anladım ki "bıyık" mühim işmiş, çok söktüm bu haline ulaşabilmek için ;) 

Ve Nehir hanım için aldığım karne hediyesi valiz. Biliyorsun 300 tl'lerden bahsediyorlardı, ben kaça aldım peki? İlanen duyrulur, bu gördüğün valiz sadece 110 TL, Eminönü'nden aldım. Hani şu bebek şekercilerin olduğu sokaktan, dümdüz git Kurukahveci'nin sokağından, orda sol tarafta göreceksin... Kredi kartıyla aldım ama sen nakit alırsan, 100'e alırsın ;) Bir de fıstık yeşili vardı ki o da çok güzeldi. 


Sınavdan geldikten sonra kendimi mutfağa verdim dedim ya, işte bu da hazırlıkların fotoğrafı. Burada hem Apple Crumble, hem de Alman Pastası malzemesi var... 
 ALMAN PASTASI (ÇİLEKLİ)
Eminönü'nden bir de kelepçeli kek kalıbı aldım. Sırf bu Alman Pastasının keki için ;)
Tarifi başlıkta, tıkla gelsin :)
Mutfakhavlusu'ndan aldım tarifi, teşekkürler :) 

ÇİLEKLİ ALMAN PASTASI
Geçen hafta Ali Deniz'in okuluna kurabiye yerine mercimekli köfte gönderip, bütün hafta da vicdan yapınca, bu hafta bari kayda değer birşey yapayım dedim. Ve bu gördüğünüz haliyle yolladım okula, bu yüzden de tadına dair bir fikrim yok ne yazık ki... Umarım severek yemişlerdir.
Keki ikiye kesersen azcık koptu ucundan, bak en karşıda göreceksin :( Önce misinayla denedim kesmeyi ama baktım misina parçalıyor keki, upuzun bir bıçakla kestim. Kek 26 cm'lik kalıba az geldi, sen ya kalıbını küçük tut, ya da malzemeyi bol...
Lisedeyken Arzu'yla çok yerdik bu pastalardan, okul çıkışı, böyle büyük değil, yuvarlak miniklerinden tabii ki...
Yalnız bizim yediklerimiz hamurla yapılandandı. Mayalı hamurla. Araştırmalarımı yaptım, şimdi sıra gerçek Alman Pastası yapmakta sevgili okur, takip et beni ;) 

APPLE CRUMBLE
Bunu da Nehir için yaptım Pazar akşamı, Alman Pastası'na dokunamayacağımız için kuzumun en sevdiği tatlıyı pişirdim :) 


"Anne bugün sınıfın en havalısı ben olacağım bu kıyafetle" :)))
Limango'dan aldım bu kıyafeti, gayet cüzi bir fiyata ;) Uzun zamandır ara vermiştim internetten alışverişe ama mikrop yavaş yavaş kanıma girdi, ilerliyor, hissediyorum :))) 


HEDİYE PAKETLERİ
Ali Deniz'in okulunda çalışanlar için yaptım bu paketleri, içlerinde benim minik cüzdanlar var :) Bir yıldır oğlumun gelişimine sağladıkları büyük katkı için minicik bir teşekkür olsun diye :) 
MUTLU GEÇSİN YENİ HAFTAN...

4 Haziran 2014 Çarşamba

KEÇE TABLET KILIFI (BAYKUŞLU)

Gepgençken anneme sorardım hep, "Ne zaman giyeceğim beyaz eteğimi? Hava kaç derece olunca mesela?" O da derdi ki "20 derece olunca" ki bu da genelde 19 Mayıs zamanlarına denk gelirdi. Bu dediğim 25 yıl kadar öncesi... O zamanlardan beri, etrafımdakilerden önce hep ben attım ince çorabı, hep en başta ben geçtim açık ayakkabıya, incecik yazlık kıyafetlere. Çoğu zaman da ben oldum "Zürefanın düşkünü!" Sabırsız yapım sebebiyle sanırım çokca da rezil oldum ama dedim ki hep "Ne kadar rezil olursak o kadar iyi!" (Can Yücel'e selam olsun!) İki gün önceki haberlerde Üsküdar sahilini meşhur eden görüntünün ortasındaydım ben de :))) Parmak arası terliklerim ve şifon maksi eteğim ile... Son derece güzel ıslandım, parmak arası terliklerim marifetiyle ayaklarıma  dolan yağmur dizlerime kadar çıktı ;) O ıslanan maksi etek bacaklarıma değdikçe pek bir fena oldum! Ama sevgili okur, ıslandım da ne oldu, gittim eve üstümü değiştirdim, kızımın yaptığı kahve eşliğinde cam kenarında dergimi okudum misler gibi ;) Şükrettim halime, dışarda kalanlara, zorda olanlara da dua ettim, tez vakitte kurtulsunlar diye...
Tamam, bence de "berekettir" bence de kuraklık olmasın diye lazım bişeydir ama Allah günah yazmasın da, bu kadarı da biraz fazla olmadı mı sevgili okur, yağ yağ bitmedi! Temam temam, geri aldım, hikmetinden sual olunmaz "berekettir!"
İnstagram'a yardımcı kitap resmi koymuştum (geçen postta senin de gördüğün resim-yok resim değil fotoğraf diyecektik!-  Ordan beni takip eden ama tanımadığım bir arkadaşım (arkadaşım oldu işte sonradan!) bana, kursa gittiğini ve verilen çalışma sorularını gönderebileceğini söyledi. Meğersem aynı sınıfta, aynı bölümde değil miymişiz ;)  Nasıl makbule geçti anlatamam. Dedim ki sonra "Helal olsun yahu, var hala güzel insanlar, çat face de çat blogda, çat ig'de ;) Teşekkür ediyorum tekrar sana Ranaa (okuyor musun bloğumu bilmem ama okumuyorsan da söylerim okursun :) Allah zihin açıklığı versin Rana'yla bana :)) Yok yahu şaka! hepimize ;)

Ders çalışmak bünyeye ağır gelince, teneffüs hakkımda bir tablet kılıfı yaptım. Yine baykuşlu :) Nasıl tatlı di mi bu baykuşlar böyle :)

KEÇE TABLET KILIFI
Kalın kurdeleyi  yukarı çekiyorsun tablet çıkıyor, sonra çıtçıtını çıtlıyorsun kapanıyor. (Yeminle ben de bıktım bu cümleleri doğru düzgün kuramama halimdem :((
Baykuşu da Pinterest'ten şurdan buldum da yaptım :)
Sen çok yaşa Pinterest :)
Kulağının üstüne bir de sarı gül koydum, havalı olsun baykuşumuz diye :) 

KEÇE TABLET KILIFI
Arkası da şöyle ;) 
Ders çalışıyorum sevgili okur, daha ne bekliyosun ki benden? Gönül ister ki, üç çanta, beş cüzdan, iki nazarlık koyayım posta ama ders çalışıyorum! Çünkü yüzdüm yüzdüm kuyruğuna geldim (yüzmedim aslında, haklısın, tamamen takdiri ilahi benimki!) Haftaya görüşelim e mi, özlediğin postlarda, yeni faaliyetlerimle, haftaya görüşelim inşallah :)

Sevgiler sana çok ;)
Kal sağlıcakla...


2 Haziran 2014 Pazartesi

HAFTA SONUNDAN...

Nehir hanım artık büyüdüğü için seyahate giderken -ki biliyorsun nasıl sık sık seyahat ederiz ailecek, yazın 3 kez deniz tatili, kışın en az iki kez kayak tatili! Bilmiyor musun yoksa, o zaman şöyle alayım seni ;)- kıyafetlerinin bizimkilerle bir arada olmasından ziyade, kendi bavulunda olmasını istermiş. Bu yüzden de henüz karne almasalar da, kendinden pek emin çocuğum karne hediyesini peşin alayım derdindeymiş. Böyle tekerlekli, çekçekli, misal vinksli falan bir bavulu olsaymış. Biz de dün Natilyus'a (evet sevgili okur, bile isteye okunuşlarını yazıyorum bu İngilizce kelimelerin, çünkü ziyadesiyle sıkılıyorum, nasıl söylüyorsam öyle yazıyorum) gittik ve valiz bakalım dedik. Olay şöyle gelişti, eşim otururken masada, Ali Deniz'in beyzbol topu tutturması henüz geçmişken ama gözyaşları daha kurumamışken oyuncakçıdan çıktık (bu arada neden almadığımı da anlatayım o topu,  çünkü geçen hafta  lastik top diye tutturan çocuğuma, görevlinin koca bir yığın top içinden tek tek bularak, takım halinde satılan 4 lastik topu itinayla bir araya getirmesinin hatırına dünyanın parasını verdiğimin sinirini henüz atlatamadım. Şimdilerde o toplar evde manasızca  çeşitli köşelerde dolanıp durmakta, oynasın diye çocuğumun gözünün içine bakarak üstelik!)  ve Ali Deniz'in karanlık sinema girişini göstererek, ordan gitmemizi istemesi ve benim de bir gaflet anıma denk gelerek "tamam" demem ile alt kata inmemiz, ordan dolaşıp yukarı gelmemiz gerekirken, Ali Deniz'in dondurma tutturmasını bir şekilde atlatıp, Boyner'e girmemiz... Sonrası; o kısmı felaket işte... Nehir ve ben lüzumsuz derecede pahalı olan (300 TL kadar) çocuk bavuluna bakarken, iki saniye önce arkamdaki Ali Deniz'e "Ali Deniz gel annecim yanıma!" demişken, çocuğumun söz dinleyen bir çocuk olması yanılgısına kapılmışken, bir yandan da tam satış temsilcisine "Bu üç yüz tl'nin içine tatil de dahil mutlaka değil mi?" diye sormaya niyet etmişken, nereye kayboldu bu çocuk saniyeler içinde! Nehir ve ben "Ali Denizzzz!" diye bağıra bağıra aradık ama çocuğum sır oldu, uçtu... Kalbim çarptı, sonra kulaklarım uğuldadı, aklımdan bütün çocuk kaçırma haberleri bir bir geçti. Sonra, çocuktur bu, ille bıraktığın yerde mi araman lazım, bak başka taraflara dedim ve ben diyim 3 kilometre, sen de 5 kilometrelik mağazayı turladık yine kızımla birlikte bağıra bağıra. Sonra teee ötelerden kafayı uzattı, kasaların olduğu tarafa kadar niye gidersin tek başına be çocuğum... Çok sevindim ama çok da belli etmedim ki anlasın ne kadar korktuğumu. Dedim ki, "Ali Deniz, çok korktum oğlum!" "Ama ben de koyktum çok!" Güldüm ama içimden! "Nereye gittin, anneyi bırakıp, niye ayrılıyorsun yanımdan, ne arıyorsun buralarda!" dedi ki elini havaya kaldırıp, sallaya sallaya "Ben de seni ayadım, böyle, böyle, böyleee baktım, ayadım!" :)))
Sana anlatmadım di mi bir de yeni yürümeye başladığında yine aynı avm de kaybolmuştu. O da dakikalarla sınırlı bir kaybolma olsa da, bundan daha korkunçtu. Ben köfte aldığımda, bacağımın dibindeydi. Parayı ödeyene kadar, tam da kaşla göz arası nereye gitmişti. Yanımdan geçen şu tepesinde sürücüsünün olduğu, yerleri silen temizlik arabasının altına girmişti kesin. Adam görmeden çocuğumu o arabanın tekerlekleri arasına alıvermişti, kimseler de farketmemişti. Peki, kabul sevgili okur, böyle bir şeyin olmasına en azından gerçek hayatta imkan yok, belki filmlerde, masallarda ama benim bunu düşünmem  ne kadar da doğaldı o anda... Annelik= paranoya mı? Bence de, ki ben çok da rahat bir anne olmama rağmen, hatta beni bile sinir edecek kadar, kendimi acımasızca eleştirebileceğim oranda rahat bir anne olmama rağmen, böyle durumlarda normal bir anne kadar paranoyak olabiliyorum demek ki... O kaybolma da şöyle sonlandı, gördük ki Ali Deniz, benim yanımdan gitmiş babasının yanına, yani masaya... O saniyeler içinde benim bu aklıma niye gelmemiş, ben niye deli danalar gibi yukarı aşağı koşturmuşum o anda da hep o temizleme arabasını canavara benzetmişim bilmem... Bazen mantık bizi terkediyor manasızca, o zamanlar sanıyorum delirmeye en yakın olduğum(uz) zamanlar...
Nehir de öyle çok korktu ki, çocuğum valizi falan unuttu... Ben araştırmalarıma devam ediyorum hâlâ, var mı sahi senin bildiğin şöyle güzel ama çok da pahalı olmayan çocuk valizleri satan  bir yer :)

Mutfak faaliyeti yok, keçe faaliyeti yok, ne var peki, aşağıdaki fotoğraf var ;) Ders çalışmaya çalışıyorum :) Böyle böyle motive ediyorum kendimi ;)
O resimde gözüken vafıl var ya, onu ilk Elif'te yemiştim, çok hoşuma gitmişti. BİM'de satılıyor, şiddetle tavsiye olunur :) Azcık kalorili olabilir ama çok zihin açıcı çoook :) 

Olayın faili bu bücür işte.
Bir de utanmadan gözlük istiyor, güneş gözlüğü alacakmışım da, yok siyah olacakmış da :) Oldu beyim, başka??? 
MUTLU GEÇSİN YENİ HAFTAN, SAĞLIKLA, HUZURLA...

Bunlar da var...

İlginizi çekebilecek bağlantılar.