Çok mutluyum :) (kabul dengesiz bir Terazi'yim, evdeki İkizler'e bakarak yine de dengeli sayılsam da!)
Dünkü postumda deprasyon sebebi olarak anlattığım köfte- patates yemeğimizi yedik çocuklarla birlikte, evet doğru duydunuz Ali Deniz bile yedi :) Çok rica ediyorum şu andan itibaren o yemeğin adına "İzmir Köfte" diyelim ya da "London Köfte" falan, o kadar yani ;)
Allahım çok özür diliyorum senden, çok utandım dün söylediklerimin hepsine, verdiğin nimete öyle şeyler dediğime, söz bir daha söylemiycem, özrümü kabul et yarabbim...
Nasıl güzel olmuş tadı, nasıl güzel, misss...
Ekmek bandıra bandıra yediğimiz o sosunun güzelliği mi dersiniz (Peki kabul, sosu Elif'in kavanozlarca verdiği soslardan!) o minnak köftelerin güzelliği mi dersiniz, o Ali Deniz'in yemelere doyamadığı patatesler mi dersiniz ;) Yalvardı çocuklar anne bir tabak daha diye (Ali Deniz gözleriyle elbet, e yalvardı basbaya işte, ben anneyim, anlarım :)
Yanına da tereyağlı pilavla mis oldu mis, ama azcık kaldı, tüh keşke daha çok yapsaydım :(
Kim demiş 5 kuruşa dönmüşler diye, ben yaptım onları bi kere o kadar minnak :) bile-isteye :))))
Durum bu minvalde, çok yükseldim bu akşam ;) (bu "yükselmek" kelimesi çok moda, kullanmam lazımdı bir yerde), sık sık yaparım ben bu köfteyi, tarif isteyen var mı arkadaşlar aranızda :))))
Not: Yorumlarıyla beni köfte yolculuğumda yalnız bırakmayan, fikirlerini beyan eden tüm arkadaşlara çok teşekkürler, köfteleriniz mis olsun :)
köfte etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
köfte etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
25 Aralık 2012 Salı
24 Aralık 2012 Pazartesi
MEVZUMUZ "KÖFTE" VE KÖFTEDEN ÇIKARILACAK DERSLER ;)
Baştan uyarayım, bu depresif bir yazıdır :(
Saat 20.00 itibariyle dünkü coşkudan eser yok bu akşam! Sebebi "Köfte" evet tırnak içinde köfte :( Yine olmadı yine beceremedim :( Bu sefer iyi olacağına emindim ama makus talihimi yine yenemedim :(( Ne istiyor bu köfteler benden bilmem! Sinirimden akşam yemeği bile yemedim düşünün, o kadar büyük bir depresyon bu :( Halbuki biliyorum ki evde depresyonda bir anne, depresyonun ta dibinde bir baba ve huzursuz çocuklar demek!
Dünkü posttan sonra nazarlandım desem günah almış olurum çünkü yeni bişey değil bu beceriksizlik, evvel ezel böyle!
"Kaynana gelin toprağından olurmuş" derler ya, bugün kocam vasıtasıyla öğrendim ki, kaynanam da köfteyi güzel yapamazmış meğer, rahmetli kayınpederim çok güzel yaparmış...
Bu sefer biraz daha kuru olmasın diye hafif sulu bıraktım ıslattığım ekmekleri, kocaman yuvarladım köfteleri ama pişince yine 5 kuruşa kadar küçüldüler, niye çeker bu köfteler bilmem :( Geçenlerde Fahriye Abla'nın yaptıkları ne güzeldi halbuki. En üzüldüğüm nokta da kalan köfteleri sulu yemek yaptım, köfte-patates yemeği ama Fahriye Abla yarın görünce içinden-ya da dışından-diyecek ki, "Allaallaaaa, Esen bi yemek yapmış ama ne ki bu acaba, köfte-patatese benziyo ama" :(
Nedir bu bilmiyorum yani, sen mubarek muharrem ayında üç tur aşure pişir (evet evet yanlış okumadınız tam üç kez, sonuncusunu ilan etmedim, "Suyunu çıkardın, ayıp denen bişey var" denmesin diye), pişirdiğin aşurelerin namı dünyayı tutsun ama bi köfteyi becereme :( Şımardım diye mi acaba çok iltifat alınca, yüce rabbim "Al sana bakalım Esen kulum, aşurenle pek bi böbürlendin, anlat bakalım şimdi de bloğunda kuru köfteni!" dedi sanırım! Pekii, mesaj alındı, bundan gayrı daha alçakgönüllü olunacak, hem ne demiştik "Şükür rabbime, şükür verdiklerine, vermediklerine de elbette"
Var mı sizin köfteyle ilgili bi sırrınız, kulağıma fısıldar mısınız? E güzel güzel yemek bloglarınız var bazılarınızın, bazılarınız da belki okumuştur sağdan soldan, ya da anneden gelen bir sır belki???
Yalnız birşey dikkatimi çekiyor kaç seferdir. Ali Deniz bücürü köfte yemeyi şiddetle reddederken, babasının ekmek arası köftelerine bayılıyor, bu akşam da aynısı oldu, gidip gelip sulandı köfte-ekmeğe :)) Pisboğaz mı olacak ne :)))
Tek tesellim bugün okuldaki kermesten kızımın bana hediye aldığı mor tüllü yüzük ve minik bir nazar boncuklu bileklik :))) Yarın da tam mor giymeye karar vermişken, süper oldu bu :)
İşte durum bu merkezde bizim evde bu akşam ;)
"Dep-res-yon-da-yım" Ne zamana kadar mı, bergamutlu bir çay içip, kendime çift kaşarlı bir tost ısmarlayacağım 1 saat sonraya kadar ;)
Bu vesileyle anlattım rahatladım, siz de depresyona meylederseniz, yazın, anlatın e mi, kah bloğunuza, kah dipsiz bir kuyuya :))
Kalın neş'eyle ve sağlıcakla....
Saat 20.00 itibariyle dünkü coşkudan eser yok bu akşam! Sebebi "Köfte" evet tırnak içinde köfte :( Yine olmadı yine beceremedim :( Bu sefer iyi olacağına emindim ama makus talihimi yine yenemedim :(( Ne istiyor bu köfteler benden bilmem! Sinirimden akşam yemeği bile yemedim düşünün, o kadar büyük bir depresyon bu :( Halbuki biliyorum ki evde depresyonda bir anne, depresyonun ta dibinde bir baba ve huzursuz çocuklar demek!
Dünkü posttan sonra nazarlandım desem günah almış olurum çünkü yeni bişey değil bu beceriksizlik, evvel ezel böyle!
"Kaynana gelin toprağından olurmuş" derler ya, bugün kocam vasıtasıyla öğrendim ki, kaynanam da köfteyi güzel yapamazmış meğer, rahmetli kayınpederim çok güzel yaparmış...
Bu sefer biraz daha kuru olmasın diye hafif sulu bıraktım ıslattığım ekmekleri, kocaman yuvarladım köfteleri ama pişince yine 5 kuruşa kadar küçüldüler, niye çeker bu köfteler bilmem :( Geçenlerde Fahriye Abla'nın yaptıkları ne güzeldi halbuki. En üzüldüğüm nokta da kalan köfteleri sulu yemek yaptım, köfte-patates yemeği ama Fahriye Abla yarın görünce içinden-ya da dışından-diyecek ki, "Allaallaaaa, Esen bi yemek yapmış ama ne ki bu acaba, köfte-patatese benziyo ama" :(
Nedir bu bilmiyorum yani, sen mubarek muharrem ayında üç tur aşure pişir (evet evet yanlış okumadınız tam üç kez, sonuncusunu ilan etmedim, "Suyunu çıkardın, ayıp denen bişey var" denmesin diye), pişirdiğin aşurelerin namı dünyayı tutsun ama bi köfteyi becereme :( Şımardım diye mi acaba çok iltifat alınca, yüce rabbim "Al sana bakalım Esen kulum, aşurenle pek bi böbürlendin, anlat bakalım şimdi de bloğunda kuru köfteni!" dedi sanırım! Pekii, mesaj alındı, bundan gayrı daha alçakgönüllü olunacak, hem ne demiştik "Şükür rabbime, şükür verdiklerine, vermediklerine de elbette"
Var mı sizin köfteyle ilgili bi sırrınız, kulağıma fısıldar mısınız? E güzel güzel yemek bloglarınız var bazılarınızın, bazılarınız da belki okumuştur sağdan soldan, ya da anneden gelen bir sır belki???
Yalnız birşey dikkatimi çekiyor kaç seferdir. Ali Deniz bücürü köfte yemeyi şiddetle reddederken, babasının ekmek arası köftelerine bayılıyor, bu akşam da aynısı oldu, gidip gelip sulandı köfte-ekmeğe :)) Pisboğaz mı olacak ne :)))
Tek tesellim bugün okuldaki kermesten kızımın bana hediye aldığı mor tüllü yüzük ve minik bir nazar boncuklu bileklik :))) Yarın da tam mor giymeye karar vermişken, süper oldu bu :)
İşte durum bu merkezde bizim evde bu akşam ;)
"Dep-res-yon-da-yım" Ne zamana kadar mı, bergamutlu bir çay içip, kendime çift kaşarlı bir tost ısmarlayacağım 1 saat sonraya kadar ;)
Bu vesileyle anlattım rahatladım, siz de depresyona meylederseniz, yazın, anlatın e mi, kah bloğunuza, kah dipsiz bir kuyuya :))
Kalın neş'eyle ve sağlıcakla....
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Bunlar da var...
İlginizi çekebilecek bağlantılar.