Hızlı Trenle gittik, Pendikten 10.05 seferine bindik, tam 2,5 saat sonra Eskişehir'deydik. Hızlı tren tam da adı gibi hızlı ve konforlu, ben seviyorum, geçtiğimiz manzaralar, dereler, denizler de mutlu ediyor beni..
Gar'da indik, yürüyerek Espark'ın hemen arkasına düşen otelimize, VIP Suite Otel'e ulaştık. Otel tam da şehrin göbeğinde, tertemiz, güzel bir otel. Çok memnun kaldık odamızdan, otelin imkanlarından, açık büfe olmayan (olmasın da zaten) kahvaltısından. Oda+kahvaltı hizmet veriyor, fiyatı da gayet makul.. Resepsiyona 9,4 puan tabelası asmışlar, bence o puanı hakediyor fazlasıyla. Bir de odada su ısıtıcısı var, çay-kahve ikram kaldığınız sürece, odada kullanılabiliyorsunuz, kurabiye de koymuşlar yanına ;) E bir de minibardakiler de ikramımızdır demesinler mi ;) Ekstra yok sizin anlayacağınız.
Otelden verilen Eskişehir'in gezilecek yerlerini tanıtan haritalı broşür çok işimize yaradı kaldığımız süre boyunca.
İlk gün, yani salı günü otelde biraz dinlenip, şehri tanımaya çıktık. Önce yemek pardon çibörek için bir yer aradık. İyi bir yer bulmak için o yerin yerlisine sormak en iyi yol bence. Biz de öyle yaptık ve Porsuk kıyısındaki Ada Kafe'de en iyi çiböreği yiyebileceğimizi öğrendik. Gerçekten de çok lezzetliydi çiböreği. Çocuklar gözleme ve sigara böreği istedi -ki onlar da gayet lezzetliydi. Yemek üstü kahve keyfinden sonra, Porsuk boyunca yürüdük ve Gondol'a bindik. , tekne ücreti kişi başı 5 tl idi ve biz 4 kişilik gondola binmeyi tercih ettik. 15 dakika sürüyor, bol bol resim çekildik...
Sonra yürüyerek (ki iki gün boyunca 20 km'den fazla kadar yol katetmişiz) Odunpazarı'na gittik. Orada ara sokaklarda yürüyerek Kurşunlu Camii ve Külliyesi'ne ulaştık. Külliye içindeki cam atölyesini, hediyelik eşya satılan dükkanı gezdikten sonra bahçesinde gölgelendik, serinledik... Odunpazarı evlerinin aralarında kafeler, hediyelik eşya dükkanları, çay bahçeleri sıralanmış. Çok sevdim bu semti, böyle güzel korunmasını. Odunpazarı'na çıkarken, Hamamyolu'nda çok güzel parklar, çocuk oyun alanları var. Bizim yürüyüşümüz Ali Deniz'in parklardaki molaları nedeniyle uzun sürdü ama çok sevdim o yolu da...
İlk günü böylece akşam ettikten sonra, akşam yemeğini de yiyerek otele vardık, ki çok, pek çok yorulmuştuk yürümekten.
Ertesi sabah yani Salı günü, kahvaltı sonrası Masal Şatosu'na gittik. Giderken taksi ile gittik, dönerken denk geldiğimiz belediye otobüsü Odunpazarı'na kadar götürdü bizi. Masal Şatosu, Sazova'da, neredeyse bir köy kadar alan üzerine kurulmuş adı üstünde masal gibi bir yer... Parklar, kahveler, restoranlar, bolca oyun alanları, gölet, Nuh'un Gemisi ve Kalyon Müze Gemi bulunan parkın hemen yanında Sabancı Uzay Evi, Eti Sualtı Dünyası, Hayvanat Bahçesi ve Bilim ve Deney Müzesi var.
Masal Şatosu'nda bilet alırken, içerideki aktivitelere yönelik çeşitli seans seçenekleri var, en yakın saatteki "Efsaneler Diyarı"na aldık biletlerimizi. Masal Şatosu içindeki hediyelik eşya dükkanlarını gezdik ilkin. Sonra seyir terasına çıktık, orada kahve içtik, çocuklar da limonata. Terastaki kafede fiyatlar çok uygun, 2 kahve, 2 limonata 15 tl olur mu? Oldu :) Sonra "Efsaneler Diyarı" gösterisi için girişe indik tekrar ve gösteri başladı. İyi ki katılmışız, gözlerini kırpan, göz bebekleri bile hareket eden Dede Korkut ve Keloğlan'ı izlemek büyük keyifti, çok eğlendik, şaşırdık da tabii.. Yani ben en çok şaşırdım galiba :) Sonra Alice Harikalar Diyarında ile ilgili de başka bi gösteri vardı. Orada da iki çocuk bi odaya giriyor, büyük olan küçük, küçük olan büyük oluyor. Yani boy manasında :) Biz de dışardaki ekrandan izliyoruz. Bir de koridorda Şahmeran, Anka Kuşu ve Tepegöz vardı, onların hikayelerini anlattı görevli. Ve şu anda fark ettim ki, ki siz muhtemelen daha önce fark ettiniz, yazmaya yazmaya bi yazamama gelmiş bana :( Hiç güzel anlatamıyorum :(((
O zaman anlatamayaya devam :) Masal Şatosundan sonra ver elini Odunpazarı'ndaki Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi Sanat nasıl güçlü, nasıl etkileyici bir alan, insanı hayretlere düşürüyor. Her bir heykelde çok büyük emek olduğunu somut olarak gördük. Atatürk heykelleri en çok. İyi ki!
Ve yine otel, ertesi sabah da kahvaltı sonrası İstanbul'a yine hızlı trenle dönüş..
Eskişehir hiç eski değil bi kere :) Çok yeni çok modern! Çok yaşanılası... Hiç Arap görmedik pek çok yerin aksine. Bir diğer dikkatimi çeken ise hiç dilenci de yok sokaklarda.
Çok güzel kafeleri, kitap kafeleri, parkları, bahçeleri, yaşanası mekanları var. Üstelik müze ve diğer yerlerin giriş ücretleri de ucuz.. E bi de nefis çibörek ;)
Çok ama çok tebrik ediyorum Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'ni, Yılmaz Büyükerşen'i. Keşke diğer belediyeler de model olarak alsalar bu güzelim şehri...
Şimdi size Haziran 2018 fiyatlarını yazayım, fikriniz olsun...
Hızlı Tren: Yetişkin 46 Çocuk: 23, Genç: 36 tl (12 yaştan itibaren genç!)
Porsuk Gondol ücreti 30 tl Tekne Ücreti kişi başı 5 tl
Masal Şatosu (Efsaneler Diyarı) : Tam 10, Öğrenci 5 tl
Korsan Gemisi: Öğrenci: 1,5 Tl
Hayvanat Bahçesi: Tam 10, Öğrenci 5 tl (Eti Sualtı Dünyası'na giriş, hayvanat bahçesi bileti alanlara ücretsiz!)
Balmumu Heykel Müzesi: Tam: 12, Öğrenci: 6 tl
Sabahcı Uzay Evi ve Bilim ve Deney Müzesi tam Ali Deniz'e göre olmasına rağmen, saatini kaçırdığımız için giremediğimiz mekanlar. İnşallah tekrar gidersek, ilk oralardan başlarız.
Fotoğraflara bakalım şimdi ama hem çok az fotoğraf yükleyebildim hem de fotoğraflar düzgün kaydedilmedi nedense, şimdiden affola..
Masal Şatosu'ndaki gölet, ki kuğular bir miktar fazla evcilleşmiş, neredeyse çantadan alacaklar nevalelerini ;) |
BALMUMU HEYKEL MÜZESİ Canım Nazım Hikmet... |
MASAL ŞATOSU |
MASAL ŞATOSU |
Muhabbetle..
Not: Seçimler bitti, biz yine de ümit etmeye devam edeceğiz elbette, enseyi karartmak yok! Ama canım Yalova'm sana da "aşkolsun"..