yatırmak
Görünüm
Türkçe
[düzenle]Eylem
[düzenle]yatırmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi yatırır)
- bir kişinin bir yere yatmasını sağlamak:
- Çocuğu bir kenara yatırdım ve kadını omuzlarından tutup bir taşa dayadım. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
- uyutmak
- geceyi geçirmesini sağlamak
- Gece beni en üst katta bir odada yatırdılar. - Ömer Seyfettin
- eğmek, yatık duruma getirmek
- Yağmur ekinleri yatırdı.
- konuk etmek
- parayı, işletmek amacıyla bir yere vermek
- Eline geçen serveti emlaka yatırıyordu. - Ercüment Ekrem Talu
- parayı ödemek amacıyla bir kuruluşa vermek, teslim etmek
- Telefon parasını PTT'ye yatırdım.
- bir yiyeceği korumak veya tatlandırmak amacıyla tuz, soğan, yağ vb.nde bir süre bekletmek
- Pastırmayı çemene yatırmak.
- bir şeyi düzeltmek, bastırmak, yassıltmak:
- Kemal Rıfat avucunun içiyle saçlarını yatırıyor. - Attilâ İlhan
- bir şeyi satın almak için para harcamak
- Sınırlı hoca aylığının yarısını her ay kitaplara yatırır. - Haldun Taner
- (') başarısızlığa uğramasına yol açmak
Deyimler
[düzenle]Çeviriler
[düzenle]çeviriler
|
Kaynakça
[düzenle]- Türk Dil Kurumuna göre "yatırmak" maddesi