Soner Turgay's Reviews > Bir Ömür Nasıl Yaşanır?
Bir Ömür Nasıl Yaşanır?
by
İlber Ortaylı bilgi birikimi , ezber kabiliyeti,renkli kişiliği ve dil becerisi nedeniyle ülkemizin önemli tarihçilerinden olmasının ötesine geçip süper medyatik bir isim oldu. Son 10-15 yıldır sürekli ekranlarda, gündemde, bilimsel anlamda yeni bir şey yazmasa da söyleşi tarzı kitapları sürekli vitrinlerde yerini alıyor.
Bu kitap yaşam üzerine tavsiyeler gibi konumlansa da pek çok şey üzerine uzun bir söyleşi gibi olmuş.
Hocayı sevsem de bazı tavsiyelerine karşı çıkmak lazım.Çünkü çok köşeli çok kesin yargıları var ki ,bu kendisine aydın diyen birisi için bence büyük bir çelişki:
1-Hoca diyor ki "Bir şeyi 25 yaşına kadar öğrendin öğrendin, öğrenemezsen geçmiş olsun" . Yaşamı da 55 yaşından sonra "dinlenme" dönemi olarak tanımlıyor. Kitabın pek çok yerinde verdiği tarihi kişilik örneklerinde "16 yaşına kadar 5 dil biliyordu, 8 yaşında Roma tarihini yalayıp yutmuştu" türünden ifadeler kullanıyor. Son 20 yılda yapılan öğrenme ve hafıza üzerine tüm çalışmalar insanın her yaşta öğrenebildiğini hatta kavramsal öğrenme adına bazı konulard ileri yaşın daha etkili olduğu ortaya konuluyor. Hoca bu kadar köşeli yargılarını bence gözden geçirmeli
2-Entelektüel kimdir? sorulu bölümde "Üstüne vazife olmayan işlerle de uğraşan kişi entelektüeldir" diyor ve "Örneğin bir kimyacı resime de meraklıysa bu tanıma uyar" minvalinde bence kısıtlayıcı bir örnek veriyor. Keşke devamında üstüne vazife olmayan ülkemizdeki tutuklamalarla, ifade özgürlüğüyle, anti demokratik uygulamalarla ilgili de bir kaç kelam etseydi. Hoca bu toplara hiç girmiyor, tüm Türkiye'nin hayranlıkla izlediği birisi olarak heralde bunları entelektüel bir çaba görmüyor. 30 yaşımdan sonra tarih okumaya, sosyoloji araştırmaya, yabancı dillerle uğraşmaya motive eden medyatik bir figür olması benim gözümde bu eksikliğini gidermiyor.
3-Hocanın insanları tanımlarken adı-soyadı öncesinde kaç dil bidiğini tanımlamak gibi bir takıntısı var. "Bilmem kim çok iyi italyanca bilir, üniversitede de fransızca öğrenmiştir" Her girizgahta bunu görüyorsunuz. Bir yandan da kaç dil bildiği sorulduğunda "aman canım ne önemi var" tavrı var. Yapay zeka ve dil öğrenme programları öyle bir gelişim içinde ki sanırım önümüzdeki 5-10 yılda hem dil bilmek önemli bir konu olmaktan çıkacak, hem de isteyen için çok daha hızlı dil öğrenme yöntemleri geliştirilecek.
Sonuçta hocamız çok kıymetli bir 20.yüzyıl münevveri ama bu bilgi birikimini ileriye taşıyacak merak, şüphe ve sistem eleştirisi kavramlarından yoksun. Bu kitapta bu çok net görülüyor. Bir nehir söyleşi gibi okunur ama net söyleyeyim "bir ömür 21.yüzyılda böyle yaşanmaz"
by
İlber Ortaylı bilgi birikimi , ezber kabiliyeti,renkli kişiliği ve dil becerisi nedeniyle ülkemizin önemli tarihçilerinden olmasının ötesine geçip süper medyatik bir isim oldu. Son 10-15 yıldır sürekli ekranlarda, gündemde, bilimsel anlamda yeni bir şey yazmasa da söyleşi tarzı kitapları sürekli vitrinlerde yerini alıyor.
Bu kitap yaşam üzerine tavsiyeler gibi konumlansa da pek çok şey üzerine uzun bir söyleşi gibi olmuş.
Hocayı sevsem de bazı tavsiyelerine karşı çıkmak lazım.Çünkü çok köşeli çok kesin yargıları var ki ,bu kendisine aydın diyen birisi için bence büyük bir çelişki:
1-Hoca diyor ki "Bir şeyi 25 yaşına kadar öğrendin öğrendin, öğrenemezsen geçmiş olsun" . Yaşamı da 55 yaşından sonra "dinlenme" dönemi olarak tanımlıyor. Kitabın pek çok yerinde verdiği tarihi kişilik örneklerinde "16 yaşına kadar 5 dil biliyordu, 8 yaşında Roma tarihini yalayıp yutmuştu" türünden ifadeler kullanıyor. Son 20 yılda yapılan öğrenme ve hafıza üzerine tüm çalışmalar insanın her yaşta öğrenebildiğini hatta kavramsal öğrenme adına bazı konulard ileri yaşın daha etkili olduğu ortaya konuluyor. Hoca bu kadar köşeli yargılarını bence gözden geçirmeli
2-Entelektüel kimdir? sorulu bölümde "Üstüne vazife olmayan işlerle de uğraşan kişi entelektüeldir" diyor ve "Örneğin bir kimyacı resime de meraklıysa bu tanıma uyar" minvalinde bence kısıtlayıcı bir örnek veriyor. Keşke devamında üstüne vazife olmayan ülkemizdeki tutuklamalarla, ifade özgürlüğüyle, anti demokratik uygulamalarla ilgili de bir kaç kelam etseydi. Hoca bu toplara hiç girmiyor, tüm Türkiye'nin hayranlıkla izlediği birisi olarak heralde bunları entelektüel bir çaba görmüyor. 30 yaşımdan sonra tarih okumaya, sosyoloji araştırmaya, yabancı dillerle uğraşmaya motive eden medyatik bir figür olması benim gözümde bu eksikliğini gidermiyor.
3-Hocanın insanları tanımlarken adı-soyadı öncesinde kaç dil bidiğini tanımlamak gibi bir takıntısı var. "Bilmem kim çok iyi italyanca bilir, üniversitede de fransızca öğrenmiştir" Her girizgahta bunu görüyorsunuz. Bir yandan da kaç dil bildiği sorulduğunda "aman canım ne önemi var" tavrı var. Yapay zeka ve dil öğrenme programları öyle bir gelişim içinde ki sanırım önümüzdeki 5-10 yılda hem dil bilmek önemli bir konu olmaktan çıkacak, hem de isteyen için çok daha hızlı dil öğrenme yöntemleri geliştirilecek.
Sonuçta hocamız çok kıymetli bir 20.yüzyıl münevveri ama bu bilgi birikimini ileriye taşıyacak merak, şüphe ve sistem eleştirisi kavramlarından yoksun. Bu kitapta bu çok net görülüyor. Bir nehir söyleşi gibi okunur ama net söyleyeyim "bir ömür 21.yüzyılda böyle yaşanmaz"
Sign into Goodreads to see if any of your friends have read
Bir Ömür Nasıl Yaşanır?.
Sign In »
Reading Progress
June 8, 2019
–
Started Reading
June 8, 2019
–
Finished Reading
June 21, 2019
– Shelved
June 21, 2019
– Shelved as:
sesli-kitap