İçeriğe atla

Timon

Vikipedi, özgür ansiklopedi
Timon
Philuslu Timon, 17.yy gravür
Doğumuy. MÖ 320
Phlius
Ölümüy. MÖ 235
ÇağıHelenistik felsefe (İlkçağ felsefesi)
BölgesiBatı felsefesi
OkuluPyrrhonism
İlgi alanlarıEpistemoloji
Önemli fikirleriSilloi
Etkilendikleri
Etkiledikleri

Timon (Philuslu Timon, GrekçeΤίμων ὁ Φλιάσιος), MÖ 320-230 yılları arasında yaşamış olan Yunan kuşkucu düşünür. Varolan şeylerin bilgisinin insan için olanaksız olduğunu dile getiren Timon, insanın görünüşlerin ötesine geçerek gerçekliğin kendisine erişemeyeceğini, görünüşleri temele alarak eyleyebileceğini, fakat bilgi söz konusu olduğunda, insanın yargıyı askıya alması gerektiğini dile getirmiştir.

Timon (MÖ 320 – 230). Bir başka septik Pyrrhon'un öğrencisi olan Timon’dur. Timon Atina’ya gelmiş ve Platon Akademisi’nde büyük bir saygınlık kazanmıştır. O kadar ki, Timon’un etkisiyle Akademi bir süre şüpheci bir yol izlemiştir. Bu ise garip bir görünümdür. Çünkü Eflatun'un Akademisi, hiçbir zaman şüphecilik eğilimi göstermemiştir. Eflatun’u izleyenler şüpheci değil, daha çok mistik bir yola sapmışlardır. Fakat Eski Akademinin “sayı mistisizmi” ne karşı, Orta Akademi şüpheci (septik) bir yol izlemiştir. *

Phyrrhon'un öğrencisi Timon, hocasının özetini üç soruda toplamıştır: 1- “Nesnelerin gerçek yapısı nedir?”, 2- “Nesneler karşısındaki duruşumuz ne olmalıdır?”, 3- “Nesneler karşısında doğru bir duruştan ne kazanırız?”.

Timon bu üç soruyu, çok kısa ama çok açık olarak, birer sözcük ile cevaplandırıyor: birincisine akatalepsia (kavranamaz), ikincisine epokhe (yargıdan kaçınmak), üçüncüsüne de ataraxia (sarsılmazlık) diyor. Ruhun tutkulardan kurtularak dirlik ve düzene kavuştuğu “sarsılmazlık” durumu olan ataraxia, burada, düşünce zincirlenmesinin asıl ve son amacıdır.

Ataraxia, septikler için eudaimonia’dır, en yüksek mutluluktur.

Epokhe de burada, sadece teorik değil, pratik anlamı ile de göz önünde bulundurulmaktadır. Epokhe, sadece gerçek varlıkla ilgili her türlü yargıdan kaçınma olmayıp, bir de özellikle her türlü mutlak nitelikteki değerlemeden kaçınmak, dolayısıyla “nesnelerin kendisi”ne yönelmiş her türlü istek ve duygudan da kaçınmak demektir.