16.3.12

Sağlık sağlık sağlık

Dün ben tilt masasında kaçıcı dakikada bayılacağım derdindeydim; bugün sevgili babacığım ameliyat masasındaydı. En önemli şey sağlık sağlık sağlık. Lütfen bunu unutmayayım....
Eve dönmeme tam 10 işgünü kaldı. Hala bakıcı ablamızın haberi yok durumdan. Düşündükçe sıkıntıdan patlayacak gibi oluyorum; başıma gelecekleri çok iyi biliyorum çünkü. Doktor dün ne güzel söyledi; kafana hiçbir şey takma diye; ama mümkün mü???? Beynimi mi aldırsam...

9.3.12

Büyümek

05.03.2012 Pazartesi gününden beri Ahmet Taylan sabahları servise tek başına gidiyor. Montunu giyip çantasını sırtına taktıktan sonra merdivenlerden 3 kat aşağı iniyor; ( asansöre bu yaşta tek başına binmesine izin vermemiz mümkün değil) bloğun kapısından çıkarken yukarı bana bakıyor ve koşturarark sütenin güvenliğine doğru gidiyor. Bu sırada önceden bir bahane ile ortadan kaybolmuş babamız, itina ile güvenliğin orada saklanarak bizimkini uzaktan izliyor. Buna neden başladık; çünkü seneye ilkokul 1 olacak; artık anaokulunun hem kendisi için hem de bizim için güvenli ve rahat olan ortamından yavaş yavaş uzaklaşmamız hem bizim için hem de O'nun için gerekli. Farkındaysanız ben kendimi ikna etmeye çalışıyorum. Sırada havalar güzelleşince aşağıya yani bahçeye tek başına inmesi var. Sanırım Mehmet Levent tüm bu aşamaları daha çabuk ve daha rahat atlatacak. 2. çoçuklar sanırım çoğu açıdan daha avantajlı...

Markete falan ne zaman tek başına gitmelerine yüreğim dayanacak düşünmek bile istemiyorum.

Bu hafta 3,5 seneden beri kullandığım arabamı da sattım. Yaklaşık 18 senedir hep aynı markanın farklı modellerini kullanmıştım. İlk defa farklı bir araba kullanacağım için çok heyecanlıyım. Kişisel tarihimin 8. arabası olacak sanırım.  Hayırlısı...

17.1.12

Yeniden mi acaba?

Çooook uzun zaman oldu, neden yazmadım bilemiyorum. Elim gitmedi işte ... Bu arada kuzucuklar büyüdü, hem de sabahları servise tek başına binecek kadar. Küçük kuzucuğu da fransız ekolune teslim ettik. Yatılı bakıcıyı hayatımızdan çıkarttık. En büyük hayallerimden biri olan Amerika'ya gitmek gerçekleşti. İşe girdim yaklaşık 13 aydır çalışıyorum ama yakında yine eve döneceğim. Her dönüş bir öncekinden ağır oluyor. Her seferinde evde olmaktan mutlu olacakmışım gibi gelse de vakit yaklaştıkça nefesim daralıyor; üstelik bu sefer fiziksel olarak da nefesim daralıyor. Nurtopu gibi bir anksiyete bozukluğum var artık. Ama işin kötüsü ben hala fizyolojik bir sorunum olmadığına ikna olabilmiş değilim. Spora devam ettim, ediyorum. Eskisi kadar agresif değil belki ama eve koşu bandı aldık; yatılı bakıcı olmayınca spor yapabilmemiz için şart olmuştu. Henüz elbise askısı formatını almadı; umarım almaz da. En yakın arkadaşlarım; kendimi yanlarında iyi hissettiğim; aynı kafada olduklarım dünyanın bir ucuna dağıldılar hem de 3'ü birden. Hayatımdan beni mutsuz eden, vicdanımı sürekli sorgulatan, kendimi kötü bir anne olarak hissetmeme sebep olan kimseleri çıkartmaya çalıştım; başarılı olduklarım da oldu, olamadıklarım da ; ama pes etmek yok. Alışveriş merkezlerine çok çok çok daha az gitmeye başladım; hele çoçuklarla hiç gitmemeye ; bu nasıl iyi geldi anlatamam. Umarım bu dönüşüm kalıcı olur. Burayı özledim; sanırım buranın bana hatırlattıklarını özlüyorum yani uzaklarda olmayı